susadım , su içtim . tiksindim , tiksintimi içtim . . .

29 Ağustos 2009 Cumartesi

?

ne zaman delirdim ? aklımdakilere ne zamandır inanıyorum ?doğru nerede bitiyor yanlış nerede başlıyor ? neden bu kadar soru soruyorum ? cevaplar ben ararken neden onlar beni buluyor ? ne zaman delirdim? bence en önemli sorum bu.

22 Ağustos 2009 Cumartesi

*

"boş zaman yoktur boşa geçen zaman vardır."

16 Ağustos 2009 Pazar

silik...

İki adım olsun isterdim iki kişiliğime inat.Çelişkimle kendim arasındaki kartezyen çarpımın milyonlarca alt kümesinden biri.İki kişiliğim kavga etseydi içimde daha bulanıklaşsaydı kafam iyice silik olsaydım.mikroskobik bir canlı olsaydım ya .Olacaksam büsbütün silik.

Yazılıp silinmiş bir cümleyim .ya büsbütün silinseydim ya hiç yazılmamış olanlara dahil olsaydım.Büsbütün...

İsyanla tanıştırmadım cümlelerimi kıskanıyorum çünkü onları.İsyan çalar benden diye.Şımarıklık benimkisi.Bulupta bunamak.Bunayıp bulamamak...

s(damla)

Üzülüyorum kendime.Öyle bir kümeyim ki ne simetriğim ne ters simetri.Ne yansıyanım ne geçişme özelliğim var .Boş küme bile değilim. Niteliksiz küme diye bir şey olsaydı keşke .Öyle acıyorum ki kendime...

Düşünce özgürlüğünün zincirleri

Düşünce özgürlüğünden yoksun olmak düşündüğünü söyleyememek değil,hiç düşünmemiş olmaktır.

J.P Sartre

İnsan

İnsan bedene hapsedilmiş bir ruhtur.

Demir parmaklıklarımı seviyorum...

Gelecek gün

Bir gün her şey kötü gittiğinde şükredeceğim kötülüklere.Benim kaybettiğim fırsatları birileri değerlendiriyor diye.

Bir gün boşuna geçirdiğim bir saniyenin azabı kor olacak içimde akacak kanım olmayacak.

Bir gün bana lanet okuyana dua edeceğim Allah razı olsun diyeceğim bana lanet edecek kadar umursuyorsun beni.

Bir gün hırsı kini statüyü bırakacağım geçtiğim yollarda toprağın altına geri dönmek istersem yolumu bulamayayım diye.

Bir gün iyilik yapacağım tam anlamıyla iyilik.Kimse bilmesin isteyeceğim öyle temiz olacak niyetim.

Bir gün öyle pasifist olacağım ki insanlar farketmeyecek beni ama hissedecek.

O gün gelince çok geçmeyecek bedenim ölü kokacak ,ruhum dirilecek.Ruhum acı çekecek günahkarlığından.Azabın en şiddetinden alacağım nasibimi.Korkuyorum kendime yenik düşmekten.

Nefsimden bile yardım dileyeceğim gün gelecek.Azap çekeceğim.Bol günahlar kepçesiyle...

Sorunalite

...Yani Tahir'i Zühre sevmeseydi artık
Yahut hiç sevmeseydi
Tahir ne kaybederdi Tahir'liğinden...
Nazım Hikmet RAN.

Evet sorunum bu.Kime katkım var kimseye.Kimse olmayan tek varlık ben isem katkım kendime,yaşayacağım ebedi aleme...

Sınıfın as(ı/i)l sahipleri

Dersaneye başladı geçen pazartesi.Gene aynı hiyerarşik düzen.Teneffüsten ilk çıkanlar biraz oyalanıp çıkanlar ve sınıfta kalanlar.İlk çıkanları bilemem ne vardır içlerinde hayran da değilim onlara,popüler zatları pek sevememişimdir ezelden beri.Beni ilgilendiren sınıftan çıkmayanlar.Belki de çıkamayanlar.Sınıftan çıkınca konuşacakları arkadaşları olmayanlar.Onlar sınıfın sahipleri bence.Ben az oyalanıp çıkanlardanım.Sosyal çevre dolayısıyla tanıştığım insanların yanına giderim.
Çoğu bilmez beni.Gerçekten tanımazlar biraz ketum olduğumdan olsa gerek.Holden'in dediği gibi "Böyle şeyler için havanızda olmanız gerekir." sınıftan çıkarken kapının eşiğinde derse bakma bahanesiyle göz atıyorum sınıfta kalanlara.Gülümsüyorum hafiften farkında değiller.Saygı duyuyorum ben onlara...

Yazmak ister insan,en çok da kağıda...

Kağıt kalem önümde yazmıyorum artık.Yazamıyorum.Şu güzelim Dünya'nın hakını veremiyorum,üzerimdeki haktan kurtulamıyorum.Gün geçtikçe hak biniyor ödeyemiyorum.İcra geliyor şahsi değerlerime kendim olamıyorum.En çok da kendim olmak istiyorum.Kimsenin etki alanına girmeden uzayda dolanan asalak mayın olmak istiyorum.Kim kendi olabilmiş ki bu güne dek merak ediyorum.Cevabını bulamıyorum.İnsanların şahsi dediği değerleri değerler çarşısından seçilmemiş olmadığını kim iddia edebilir?Kendi değerlerini bile oluştaramıyor insan ve daha kötüsü farkında bile değil insan.

Kağıt kalem önümde yazmıyorum artık.Dünya'ya verdiğim zarar yeter diyorum heba etmeyeyim diyorum kelimelerimi yutuyorum.Heba olmuyor kağıtlar değersiz düşüncelerimle.Tabi düşüncelerimin ne kadarı kendime ait ise.

Ait olmak istiyorum kağıt ve kaleme.En çok da kendime...

9 Ağustos 2009 Pazar




Hz.Muhammed karikatürlerini protesto etmek amaçlı Kabil'de Amerikan üssüne yürüdüler.Bu çocuk da medeniyetler çatışmasını icat eden zihniyetlerin dikenlerine takılı kalan masumiyeti temsil etti.

Hamiş:Protesto eden insanlar ise rezilliğe isyanı temsil etti.



HIV taşıyıcısı bir anne ile 7 yaşındaki çocuğunun fotoğrafı.Çocuğun yüzündeki kocaman 'korku'ya karşılık annenin gözlerinde 'hüzün' ve 'çaresizlik' var...



Hintli kadın çiçeklerle süslü tramvayda..Fakat kadının üzgünlüğü hissediliyor.Genç kadının HIV taşıyıcısı bir hayat kadını olduğunu öğrenince hüznün sebebi anlaşılıyor...



Hindistan'ın başkenti Yeni Delhi'de 29 Ekim Cumartesi günü meydana gelen bombalı saldırılardan hemen sonra. Patlamalarda 62 kişi ölmüş, çocuksa hafif yaralanmıştı. O da hastaneye götürülmüştü.



Hindistan'da çocuk işçi çalıştıranlara karşı yapılan bir protesto.Çocuk işçilerin çaresizliğini ve güçsüzlüğünü anlatmak için kollarını bağlamışlar...



Haiti'nin başkentinde en önemli ticari limanlarından birinde çekilmiş.Hükümete karşı mücadele eden isyancıların kente yaklaştıkları haberinin yol açtığı kargaşa çocuğun gözleirnde kaosa yol açmış...


Filistin Gazze'deki Meryem'in 8 özürlü çocuğu var ve kocası hapiste ve o günlüğü 5 ytl olan briket taşıma fabrikasında çalışıyor.ve işte 'o' an ...



Filistin Batı şeria'da İsrail güçleri bir yahudi yerleşim yerini tek kadın yerleşimci bir polis taburuna karşı direniyor.bence galip ya sizce?

gidilmeyen konserden anılar

everybody knows kulak kepçemden korti organıma doğru gidip o mükemmel tınıları yaraya sürülen krem gibi yedirmemi sağlarken - ne edebi cümleler kurdum zaten hiç yoktular - leonard cohen'i izlerken dinleyemedim ya oturur oturur içime o oturur-o oturacaktı tabi bizon mu oturacaktı ne salak yazıyorum ya- ben üniversiteyi bitirene kadar ölmesin cohen ilk konserine gideceğim Türkiye'ye gelmesini beklemeden.-ufak at da öküzler yesin - ve hallelujaaaahh hallelujaaah...

bush (buş)

başkan bush'un yeni talimatı;
-üzerinde resmim olan pul bastırdım, bundan böyle başkanlığın bütün mektuplarında bu pullar kullanılacak.
bir süre sonra görülmüş ki pullar zarfa bir türlü yapışmıyor.
başkan bush küplere binmiş ve yetkiliyi çağırıp sormuş;
- üstünde resmim olan pullar yapışmıyor, arkalarına zamk sürmediniz mi?
- sürdük efendim, demiş yetkili ve eklemiş;
- yapışmamasının nedeni, herkesin pulun ön yüzüne tükürmesi...."

yaşam dansı

beyinle ruhu ayıran alan
birçok farklı biçimde
deneyimden etkilenir-
kim beynini yitirip
ruha dönüşür:
deli.
kimi ruhunu yitirip
beyne dönüşür:
entellektüel.
kimi ikisini de yitirir ve
kabul görür.



*Charles Bukowski

protokol antilobu

Akreple yelkovan hala aynı kazanda kaynarken ama şu anda olduklarından az bir sapmayla kaynarken abim mizah kat dedi bana.blog resmi evet biliyorum . eğer memnun değilsen defol git kardeşim sen okuyasın diye mi yazıyorum ben bunları . Ha abim için demiyorum bunları . Kendi ne isterse der zira keyfini benim keyfim için bozduğu anları yazmıştır tarih.Ha diyorum günün birinde bir lavuk gelip derse bu blog çok resmi bir daha da ben bu bloga gelmem derse hatrım kalır derim yani.resmiyim.resmi seviyorum ben kendimi.bilmemkaç sene sonra belki çok mühim bir zat olurum kim bilir yani sonra demesinler ardımdan bu Damla varya gençken gülüyormuş felan diye.ben gülmem kardeşim resmiyim .protokol antilobu Damla.hahaha.dalga geçiyorum len . boşu boşuna okudun bunu ahahahaha

Aşk...

Aşk yalnızca karşı cinse duyulan yoğun sevgi midir? bence değildir.Aşk insanın içindeki sevgi yoğunluğudur.kuru bir dala,yazısız bir kağıda,Yaradan'a,kuşa,böceğe,suya,toprağa,her gün doğan güneşe,kelimelere,insanlara,insanlığa,ters dönmüş bir kaplumbağaya ya da sadece aşk'a .Aşk'a aşık olmak...Yunus Emre nefsi esir eden mal,mülk,mevki makam,şan şöhret sevgisini gülünç bulmatadır.Sevilen şey yok olunca onun sevgisi de yok olur.Halbuki kalıcı olan esas aşk,"Allah aşkı"dır.Sufiler de der ki yaradılan her şeye Yaradan'ın nuru değdi.derler ki "Yaradılanı severiz Yaradandan ötürü".evet durum böyleyken bir şey söyleyeceğim ben aşık oldum .Rüzgarın savurduğu kuru dala,o dalı savuran rüzgara,o dalın düştüğü ağaca,o ağacın yetiştiği toprağa,o toprağa hayat veren suya,o suyu yağdıran Rabbe...aşık oldum.aşık.aşk.üç harf tüm harflerden ağır geliyor kelam terazimde artık.


''mutluluk, bir kibrit alevine benzer; ya esen bir rüzgar söndürür, ya siz üflersiniz, ya da sonuna kadar yanıp, kendiliğinden söner. kibritin alevi eninde sonunda söner ama, başka bir kibrit yakma şansınız daima vardır.''

Bu yüzden yazdım bunları.belki içimdeki aşkı anlar bir kişi aşık olur diye.şeyda olur.karşılığı içindeki aşktan bekleyip bir şey yapar diye.bir başka kibrit tutuşur diye.öyle.
Powered By Blogger

İzleyiciler