susadım , su içtim . tiksindim , tiksintimi içtim . . .

27 Temmuz 2009 Pazartesi

Yalnızlık paylaşılır,paylaşıldığı için yalnızlıktır

Neden başkasına ihtiyaç duyar ki insan?Kendimiz neyimize yetmiyoruz?Kendimiz varken neden başkalarını sevmeye çabalıyoruz?İçindeki yalnızlığı bastırmak için bilinçaltımıza tıka basa…Başkalarını,seviyorum diye kandırıyor olamaz mıyız acaba?Hatta daha kötüsü kendimizi kandırmaz mıyız onu seviyorum diye?Sevdiğimiz yegane şahısa yalanlar göndermez miyiz esen rüzgarlarla?İnsanlar sadece sahip olduklarını severler...Sahi kendin hariç kime sahipsin ki sen?Tek geldin tek gideceksin.Bunu pekala sen de biliyorsun bilmesine de o kadar ödleksin ki mevzu yalnızlık olunca,itiraf bile edemiyorsun işte...Çünkü o zaman anlaşılacak yalnızlığın...Herkesin bildiği yalnızlığın aleni bir şekilde bilinecek…

Yalnızlığı “Yalnız olma durumu,kimsesizlik” olarak kabul etmiş TDK…Yanında birilerinin olması senin kimsesiz olmadığını mı gösterir peki?Onlar sadece yanındadırlar gelirler ve giderler...Senin canına karışamazlar...Ki sonunda gene tek başına kalırsın…Tarladaki bostan korkuluğu misali.Yanına birileri gelir ve giderler sadece...Senin kimsesizliğini dindiremezler,eklenirler ama ait olamazlar sana..Ağaca kuşlar konar sonrada uçar giderler ya o misal…Eğer yalnızlık paylaşılmasaydı başkalarına ihtiyacımız olmazdı..Başkalarına ihtiyacımız var çünkü kendi yalnızlığımızı onlarla paylaşmak istiyoruz.Böyle teselli buluyoruz belki.Özdemir Asaf “Yalnızlık paylaşılmaz.Paylaşılsa yalnızlık olmaz” demiş...Külliyen yalan...Paylaşılır yalnızlık...Paylaşıldığı için yalnızlıktır ya zaten…Bir tek kendini paylaşamaz insan.Öyle ya kim kolunu yahut bacağını paylaşabilmiş bir başkasıyla.Al kolumun yarısı senin olsun diğer yarısı benim diyebilir misiniz?Denilmez elbet...Ondandır paylaşılan yalnızlıktır…Yalnızlık paylaşıldığı için yalnızlıktır…

Doğanın Kapadokya’da açtığı deliklerin aynısından kendisi de taşır insan…Ve ödü patlar bu duyulacak diye...İçindeki boşluk -o tek kişiye ağır gelen yalnızlık- anlaşılacak diye...Başkalarına bu yüzden ihtiyaç duyarız bence..Sahi hayat arkadaşlığı da buradan gelmemiş midir? O yükü kaldırmaya yardım etsin diye hayat boyu süren arkadaşlık edinmez miyiz...Aslında başkalarına da ihtiyaç da duymaz insan.İnsanoğlunun tek derdi yalnız olduğunun anlaşılmaması...Evet yalnızdır insan derisinin içinde...Damarlarında dolaşan kandan gayrı yoktur bir şeyi,salt ona ait…Ki o da toprak olacaktır günün birinde..Böyle cümlelerde başladım bir başkasını sevme oyunuma.Bardağımda yarım bıraktım onu sonra...Dudak izlerim kadehte kaldı ama ben çoktan gitmiştim .Odada Pur Blanca kokusu...Beyaz frezya…Ylang ylang…Benim kokum...Lakin madem yittim ben onda o halde artık yokum bu odada…Yok oldum…

Ve yok olunca anladım gerçeği..Gördü gözlerim pembe toz bulutları kalkınca önümden...Kimseyi sevmemişim ben kendimden başka..Sahi neydi isimleri bak unuttum şimdi…Ardından bir mutluluk sarmaladı tenimi...Kendi kendime yetebilmek…Kendime olan sevgimi sarmalayıp belinden,yalnızlığı dindirme çabamı fark edebilmek…İndiğim o mutluluk durağı..Mutluluğun kokusu beyaz frezya kokusunu bile bastırdı...Mutluluğun kokusu…O yeni açılmış kalem sivriliğinde...o turkuvaz tadında koku…

İnsana mahsus değil bu yalnızlık korkusu..İnsan olmayı bile becerememiş evrimsel varlıklara da dair sözüm.Belki de yalnız kalma korkuları onları bu denli insanlıktan uzaklaştıran..İnsanın yalnızlığını bildiklerinden vazgeçtiler belki insan olmaktan...Kim bilir?

Bir başkasını sevebilirmiş bir insan...Kabulümdür.Bir başkasını kendisi kadar sevebilirmiş insan...İmrenirim...Ama bir başkasını kendinden çok sevebilirmiş insan...İşte orada bir dur derim! Bir insan bir başkasından etkilenebilir,sevebilir sadece…Ama bir yere kadar…Bir hududu var! Hayal gücüm kaldıramıyor bunu...Ağır geldi bu düş,gücü azaldı hayallerimin...Kas gücüm kaldırır belki ama hayal gücüm kaldırmıyor…

Ve şimdi bir bardak soğuk su içme zamanı..Sıcakkanlı buzdolabımızdan biraz soğuk su koyuyorum bardağıma,bardağım üşüyor...O bile yalnızmış meğerse…

6 yorum:

  1. Ben annemi kendimden çok seviyorum. Napıcaz şimdi ? :)

    YanıtlaSil
  2. neden daha çok seviyorsun ?seni dünyaya getirdiği için mesela ,ya da seni gözünden sakındığı için veya her zor anında yanında olduğu için bla bla bla ...yani annen seni sevmeseydi hiç, nefret etseydi senden onu gene de kendinden çok sever miydin ?sanmıyorum .annen olduğu için severdin o ayrı. anneni sana sağladıklarından dolayı seviyorsun . yani aslında kendinden çok değil sevgin .napıcaz peki? hiçbir şey :)

    YanıtlaSil
  3. yanlış açıdan bakıyorsun olaya. o zaman senin sevgi kavramın 'etki olmadan tepki yaratmak' ile aynı. sokaktan geçen adamı niye seveyim? ne faydasını gördüm ki?

    sevginin sadece başlangıcında kalırsak, dediğin doğru. kendine yararı olduğu için seversin, yine bir bencillik mevcuttur burda. fakat, olayın bir kaç episode sonra boyut değiştirdiğini, bir beklentin olmadan sevebildiğini görebilirsin.

    yani, her ne kadar temelini bencillik atmışsa da, devamını getiren şey bencillik olmuyor.

    sevgi tanımlamalarımız pek uyuşmuyor sanırsam :)

    YanıtlaSil
  4. bir beklentin olmadan sevebilmek...beklenti ve sevginin konstelasyonundan söz ediyorum ben sevgi vardır beklenti de öyle ama sevgi hiçbir zaman beklentiden ayrı bir olgu olamamıştır.bir insanı karşılıksız sevemeyiz.sadece beklentilerimiz sığ olmaktan çıkar o kadar.mesela bir zatın bizde yarattığı hissiyatlar yüzünden severiz.yani ondan gene beklentimiz var . iyi biri bizde şefkat duygusu uyandırır .onu bu yüzden severiz.iyi olduğu için değil yani.


    sokaktan geçen adamı seversin faydasını görmeden . yüce gönüllüsündür ama kendinden çok değildir sevgin.kendinden kastım da ruhun .

    bence sevgi anlayışlarımız değil beklenti anlayışlarımız farklı :)

    YanıtlaSil
  5. yine aynı noktadan atak yapıyorsun. startı veren beklentidir elbette ama devamını o getirmez, eğer devamını beklenti getiriyorsa zaten kendinden çok seviyor olmazsın.

    ilk başta emekledin ve sonra yürümeye başladın. sen 30 yaşında bile yaptığın bu eylemi "emeklemek" olarak mı nitelendirirsin? tabiki hayır. bu da onun gibi bişey. aktivasyon enerjisini aldıktan sonra, kopar gider...

    YanıtlaSil
  6. kaza sonucu ayağı felç olan bir insan ameliyat sonrası rehabilitasyon ihtiyacı duyuyorlar.hani aktivasyon enerjisi? bir felç yedi bitirdi.ayrıca yürümenin bir emekleme çeşidi olmadığı nereden malum o ayrı mevzu.kasları geliştiriyor beklenti sonra yeterince olgunlaşınca beklenti yürümeye başlıyor insan ama iki hareket etmeyince nanay.beklenti olmazsa sevgi felan hikaye.

    ayrıca sevgi retrospefik bir olgu.beklenti geçmişini ele geçirmiş ve geleceğini yönetiyor.beklentiden kastım bu. kötü bir insana sözde karşılıksız duyulan sevginin özünde hiçbir beklenti olmadığı iddia edilemez.

    rahibe teresa iyilik perisi.o bile Tanrı rızası için yapmıştır iyilikleri yani beklenti vardır.beklenti hep vardır ve olacaktır da

    YanıtlaSil

Powered By Blogger

İzleyiciler